Burun ve göz çevresindeki kemiklerin içindeki boşluklara sinüs; bu boşlukların içini döşeyen mukozanın iltihaplanmasına ise sinüzit adı verilir. Alında, yanakların arkasında, burun kenarlarında ve burnun gerisinde 10-15 arasında sinus boşluğu bulunur. Sinüslerin tek tek veya gruplar halinde burna açılan drenaj kanalları vardır. Burna açılan bu delikler, sinüslerin havalanmasını da sağlar. Bu kanallardan geçen burun mukozası, sinüs içini çepeçevre örter. Normal şartlarda, bu mukoza berrak bir salgı üreterek bu kanallardan burun içine akıtır ve solunum yolunun nemli olmasını sağlar.
Burun ve sinüslerde her zaman iltihaba yol açabilecek bakteri ve virüsler bulunur. Ancak normal çalışan bir sinüste iltihap her zaman olmaz. Eğer sinüsün normal çalışmasına engel olacak bir durum varsa kolaylıkla sinüs iltihabı (sinüzit) gelişir. Bakteri ve virüs dışında nadiren de olsa mantarlar da iltihap yaparlar. Sinüzit en çok nezle, grip gibi üst solunum yolu enfeksiyonları sonrası gelişir. Bu tür enfeksiyonlarda sinüslerin burun içine açılan delikleri ödem nedeniyle kapandığı için sinüs salgıları burun içine boşalamaz ve sinüslerin havalanması bozulur. Bu durumda sinüs içerisinde kolayca iltihap gelişir. Ayrıca, “alerji, burunda kemik eğriliği, geniz eti, yabancı cisim, et büyümesi” gibi durumlar da sinüzite yakalanma olasılığını artırır. Başka sebeplerle vücut direnci düşük olan kişiler de daha kolay sinüzite yakalanırlar.
Sinüzit belirtilerinin soğuk algınlığı veya alerjik nezle belirtilerinden ayırt edilmesi genellikle zordur; bu nedenle pek çok kişi doktora gitmeye gerek duymaz. Bunun yerine dekonjestan veya antihistaminik içeren soğuk algınlığı veya alerji ilaçları ile kendilerini tedavi etmeye çalışırlar. Oysa soğuk algınlığı ve alerjinin aksine, bakteriyel sinüzit bir doktor tarafından teşhis edilmesi ve uygun antibiyotiklerle tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır.
Akut ve kronik sinüzitin belirtileri birbirinden farklıdır. Akut sinüzitte şikâyetler daha şiddetlidir. Hastayı en çok rahatsız eden şikâyetlerden biri ağrıdır. Ağrılar, iltihaplanan sinüsün türüne göre; baş ağrısı, yüz ağrısı, göz çevresinde ağrı şeklinde olur. Etkilenen sinüs üzerine basınç uygulanması ya da üzerine vurulması ile sıklıkla hassasiyet görülür. Ağrı, genellikle öne doğru eğilmekle artar. Kronik sinüzitte şikâyetler daha uzun süreli olmasına rağmen daha hafiftir. Ağrı daha seyrek hatta bazen yok denecek kadar azdır. Hastayı en çok geniz akıntısı ve buna bağlı boğaz ağrısı ve öksürük rahatsız eder. Bunun dışında yine burun tıkanıklığı, yüzde dolgunluk hissi ve ağız kokusu olur. Kronik sinüziti olan hastalar bazen akut dönemler yaşayabilirler. Burun tıkanıklığı, burun akıntısı, koku duyusunda azalma, geniz akıntısı, ateş, çene ve dişlerde ağrı, ağız kokusu, burun kanaması, göz kapakları ve yüzde şişme gibi belirtileri vardır. Öksürük, hem akut hem de kronik sinüzitin belirtisidir. Ateş yükselmesi genel bir enfeksiyon ya da erken komplikasyonların belirtisidir. Çocuk sinüzitlerinde, erişkinlerde görülen semptomlar aynı şekilde görülebilir ancak sıklıkla belirtiler azdır.Özellikle erişkinlerde tek taraflı burun akıntısı her zaman sinüzit şüphesi uyandırmalıdır. Sekresyon (akıntı) renksiz ve değişen kıvamlarda, ancak sıklıkla sarı-yeşil ya da kanla karışık olabilir. Genellikle kokulu, hem burnun ön bölümünden, hem de nazofarenks içerisine doğru drene olur. Alt solunum yollarına yayılması öksürme, bronşit ya da seste kısılmaya neden olur. Burun tıkanıklığı sürekli ya da aralıklarla görülebilir.
Hastaların sinüzit olmamak veya olunursa kolay tedavi edilebilmek için dikkat edebilecekleri birkaç şey vardır. Soğukta kalmamak, saçların ıslak kalmaması, yaşadıkları ortamın nemi ve ısısının uygun olması, sigara dumanına maruz kalmamak, alerjiye yol açabilecek toz, duman gibi maddelerden uzak kalınması şeklindeki önlemlerle bu hastalıktan korunmak mümkündür.
Sinüzit tedavisinde amaç; bakterilerin yok edilmesi ve sinüslerin burna açılan deliklerinin açılmasını sağlamaktır. Bu delikler açılmazsa sinüs iltihapları yok edilemez. Bakterilerin yok edilmesi antibiyotiklerle olur. Sinüzite sebep olan bakteriler hesaba katılarak antibiyotik seçilir. Antibiyotik seçimi için kültür ve antibiyogram yapılması çok seyrek başvurulan bir yöntemdir. Antibiyotik tedavisi en az 10 gün hatta bazen 15-20 gün sürmelidir. Bunun dışında sinüs deliklerinin açılması için dekonjestan amaçlı kullanılan tablet ya da spreyler, ağrı kesiciler ve sinüzite yardımcı olan alerji gibi durumlar varsa bunlara uygun ilaçlar verilir. Dekonjestan spreyler 5 günden fazla kullanılmamalıdır. İlaçlara cevap alınmayan durumlarda sinüziti kolaylaştıran başka faktörlerin varlığı araştırılır ve uygun şekilde tedavi edilir. Ancak bazen ameliyat gerekebilir.